Mayıs 14, 2010

asi ve rebel arasındaki ince çizgi.

asi daha candan ve ergen, rebel daha cazip ve melodik.
ay olmuş yazmayalı resmen. bir musik non stopla hatırladım buloğmuzu.
sağde, ne zaman görüceksin kimbilir şu yazdıklarımı. neyse o diğil de bilgisayarın ışığına mı geliyor bu lanet sinekler nedir anlayamadım. bir mihri klasiğiyle öldüreceğim birazdan. aynı şeyi, yatakhanenin cam kenarı tarafındaki son dört yatak arasında bıkıp usanmadan üç yıldır aynı yörüngede ritmik hareketler sergileyen sineklere de yapacağım. ucuzdur umarım şu sineköldürücüler.

ayağım uyuştu.

çok akıllıyım bi de ben heğ. negzel gidicektim eve dokuz günlük tatile salıverecektim kendimi. oh. like kırmızıbalon. bu arada gelirken atom bombalarını getirmeyi unutma lan kırmızıbalon bak kırırım kafanı. ehe. bi de maja trump'a bayıldım bukowski. asdfgökdfgksdfg. çokomik lan. sonunda bi bocaladım ama iyiydi. kdfnhlgdhzd. cidden heğ.

okulda festivalde boyanmak üzere dikdörtgenlere ayrılan duvarın bir bölümünün 20 liradan satışa sunulmasını da kınıyorum buradan. şimdilik bays.
günün şeysini özledim la.

günün ismi: pakize.
günün şarkısı: hello malatya ne var ne yok orda. bi de are you peri are you cin tabiy ki.
günün filmi: çingeneler zamanı. biliyodum abla ağliycağnı.
günün yirimi: mika. gidemeyoğm.
günün şanssızları: pufyciler.
günün boku: istanbül erkek.

Mart 17, 2010

hush hush.

lağnet olsun. burcu geldi.
o diğil de, i heyt may filim. resmen nefret. bokuma benzedi. nağpalım, ilk filmin şeyliğidir diyip kendimi avutmak isterdim ama sınav dönemine denk geliyor oluşu da hayli bok. kısaca bugün bok. tamam mı. lağnet. ergenim, ergensin, ergen.

Mart 04, 2010

go johnny go.

nöbetçiyim bugün. hatta bu da tülay hocanın odasındaki bilgisayar. ve geçirdiğim bilmemkaçıncı saat. a zil çalıyor.
biraz sonra insanlar gelicek buraya. 'tülay hoca yok muuğ.' diycekler. ve çaktırmadan buraya göz atıcaklar. işte bunu engellemek için bırakıyorum şimdi. gelcem sonra.

Şubat 24, 2010

always somewhere.

merhaba sevgili bilogır,
sabah kalktım. önce okul önlüğmü giyme geleneğimi bugün terkederek tuvalet yoluna düştüm. yemekhanedeki kantine göre daha az iğrenç kahvaltıyı seçerek doydum. sekiz tane birbirinden bok ders işledim. (itiraf ediyorum hepsi bok değildi.)(i love frenç and geyometri bu arada.) tabi hilalin doğum günü kutlamaları telaşıyla para toplanması, yer ayarlanması gibi bir takım işlerle ilgilenmeyi de ihmal etmedik elbet.
sonra büyük bir kalabalık ile yeşilçam kafeye gittik. garson beyin nazikliğiyle(!) hepi börfey isimli şarkı eşliğinde frambuazlı pastamızı yedik. ve oyun oynadık ardından. önce tabu, ardından jenga ve son olarak yalan makinesi. (we call it doyumsuzluk.) yemek de yedik ve de bir de. ama hiç beğenmedik yeşilçamı. adam sürekli bakıp durdu. taksimum öyle miydi halbiki.
okula döndük sonra yuvamıza. insanlarla konuşarak geçirdim vaktimi. hoştu.
şimdi ise herkes yataklarında mışıl mışıl uyuyor. hırıltıya benzer bir takım sesler duyuyorum mesela. ben de bilgisayarın küçükçük ışığı ile çatlamış ve kısmen buruşmuş ellerimi görüyorum. ve bir yandan da uyumam gerektiğini düşünüyorum.
iyi geceler sevgili bilogır.

birinci sınıfta günlüklerim aynen böyleydi.

Şubat 22, 2010

i've seen it all.

i love you honeybunny.
i love you pumpkin.
okay, everybody be cool its a robbery.
any of you fucking pricks move or i'll execute every motherfucking last one of ya!

evet. öyle.
meryem biraz sonra gelicem bakıcam o bloguna. bişeyler var orda benim adım geçmiş, okuycam.
hım, evet. şey. bırövni yeni kekli çikolata tarzı birşeyler çıkarmış. en beğendim bişey oldu artık.
rami keşte 55kuruştan satışa sunulmaktadır. he.

bu arada listen cvalda ya. tamam mı. you're the dancer.

Şubat 06, 2010

go away.

sağde, iyi bir onbeş gün geçirmişsin kanımca. ben de anlatçam, heveslendim.
star wars sevdası mı. şey. ben pek bir ısınamadım esasen. gerçi ilk filmin yarısını izledim sadece emme. küçük çocuk pek bir tatlıydı zaten, onun için izledim. ehe.



triplere bak şunun.

çok pis yoga yapasım vardı sonra tatilin başlarında. ama hastalık kötü bişey ki, böyle bir yandan akan sümükler, bu kadar çok akan sümüğe rağmen tıkalı kalan burun, tutulamayan öksürük ve genel halsizlik hali. düzelmem ise hayli zaman aldı tabi sürekli bozuk olan hava şartları dolayısiyle. zaten düzgün olsam da bir osman yapıp yine hasta olurdum da, neyse. ben de yatıp uyumayı tercih ettim işte.

neymiş, film izliycekmişim. cık. o da pek olmadı esasen. delicatessen'i izledim bi. (peğfekt.) şeyi izledim sonra, caterina va in citta. caterina şehre iniyor. dfgjzd. tabi gerçek çevirisi bu mu bilmiyorum. siyenbiğsiyyeğ sağolsun, izledik işte. sonra, ıım, şey. bikaç tane de çerez film elbet.

kitap okudum işte. interneti sevdim misal. formspringe uğradım bi ardanın ısrarlarıyla da pek bişey yokmuş. ve de hayatsal faaliyetlerimi gerçekleştirdim. evet. bu kadar.

yatakhanemi özledim lan. okulu felan da. çok gelesim var.

2009u 2010a bağlayan gecedeyiz, evet. şimdi size agresif yatakhane arkadaşım sağdeyi çekicem birazcık. kendisi yeni yıla uyuyarak girmeyi tercih etti de. gmllzdkfmgzd.

one more cup of coffee lan. cidden.

May the force be with you.

şimdi öncelikle tatilin son günü olması hiç hoş değil. 15 gün naptım lan diye düşünüyo ya insan, bişey yapmadığını görmek de hiç hoş değil. ben de bi düşüneyim. ne yaptım? hım.

-star wars izledim lan. 1 2 3 4 5 6 diye izlememek lazımmış, o yüzden cnbceden değil kendim kendime izledim. sadece 3. yü izlemedim o da cnbce bu pazar veriyo nasılsa deyuğ. hiç beklemediğim şekilde beğendim ya. klasik üçlemeyi tabi, yenileri çok soğuk geldi. en çok da robotları sevdim. r2d2 çok sevimli değil mi ya?! marvinle özdeştirdim kafamda niyeyse. ehe.


-neyse devam edeyim düşünmeye. zeki demirkubuz kusucaktım bi ara. röportaj yapıcaz adamla filmlerini izlemiş olayım diye günlerce izledim, izledikçe nefret ettim kendisinden. bekleme odası, kader, masumiyet tamamladıklarım, c blokla itirafı da yarım bıraktım. masumiyetten başkasını da sevmedim lan.

-"15 gün var ya, istesek iki film bile çekeriz" diyodum evet. çekebildik mi? hayır. ama bizim suçumuz değil. hep hava muhalefeti. gerçi bugün bi sahnesini çekiceğime göre bu tatilde bişeyler yapmış sayılırım. heğ öyle billy brown.

-meyhaneyi bitirdim aşkın celladına başladım. psikoloji okumak istiyorum diye sayısala geçmekten vazgeçmiştim ama yine sorguladım bi kendimi ne isriyorum diye. grafik tasarım istiyorum lan ben. ama özel yetenekle alıyor ve resim istiyor. kısmet diyorum.

-aa başlamadan biten oyunculuk kariyerim var. başvurduğum ajanslardan biri aşkı memnunun çekimlerine çağırdı beni. nihalin arkadaşı olucaktım. sajgklasjgklasg. başta hepimizi heycanlandırsa da aradan bi süre geçince annem de ablam da tanımadığımız etmediğimiz insanlar nasıl güveniriz demeye başladılar. GİDEMEDİM. bu da böyle bi anım oldu. ehe.

-afişi yapamadım. bi esmer bi sarışın çocuk bulmam lazımdı, bulamadım. şimdi internetten bulduğum fotoğrafları karikatürleştirerek yapmaya çalışıyorum ama bakalım.

-pilatesimi de düzenli olarak yaptım. ehiehi.

neyse ya afişle uğraşçam vakit kaybediyorum burda. all the single ladies! vo o o vo o oooğ ooğ o. ahah yazıya dökünce çok komik oldu. hadi mucaks.

Şubat 05, 2010

he said she said.

sağdenurum. çogözledim lan. feysbok purofayıl fotoğrafını çeken ablanı da burdan tebrik etmek istiyorum. bu kadar çirkin olan sağdenurun mükemmel fotoğraflarını çekmeyi başarıyor. ehe. şaka yaptım.
çarli bebit made a joke. rain man boyunca kendini pek bir sevdirdi bu söz. teşekkür ediyorum burdan şurdan. nebiçim de özlemişim yazmayı. gerçekten.
beni buralara sürükleyen şey ise, ekşi sözlükte rastgeldiğim bir blogtur. sonra kendi buloğmuzu hatırladım. geldim öyle. he.
gidiyorum şimdi de. neskuyik ile süt yemeyi planlıyorum ama süt bitti kanımca. yağ. yazık.
öyle.

bays.

Ocak 26, 2010

buloğmuz vardı lan.

Ocak 06, 2010

heyjude.

şey.
matematik, psikoloji ve milli güvenlik dersi sınavlarına çalışmalıyım. ama etüt salonunda geçirdiğim tahminen beşinci saat bu. götüm yassılaştı öylesine ki. ve minicik bile bi istek yok içimde çalışmaya dair. halbüki çok büyük planlarım vardı benim.
yeni yıl hayallerimin bile biparçasıydı bu.
boynum da ağrımış.
şey.

Aralık 22, 2009

hello ve bye.

helo.
sempatik serkanı seviyorum. bana tuğbiş deyişini de. sedanağya tonk-tonk-tonk yapışını ve hayatında gördüğü encadı kız olduğunu iddia edişi felan. evet.
ondan nefret ediyorum.

Aralık 16, 2009

i love jamie.


ceymistan=sweden. alıcam ben böyle bi tişört. ehe.


aha bunlar da ceymistan kıroları. balonun katkılarıyla. bays.

leave me alone.

bir bilgisayar dersi bu.
sağımda seyhun, solumda özge, önümde f klavye ile hız kazanmaya çalışıyorum. belki de başaramıyorum.
evet, bays.

Kasım 29, 2009

dark horse.

çok uzun süre düşündüm üstünde. portakal sevmiyomuşum meğersem ben. yıllarca kandırmışım hep kendimi. gelince kesip yemişim. bundan sonra daha az yemeye karar verdim galiba. onun yerine nar yerim mesela. kivi olur, veya daha tropikal şeyler.
geçen gün hindistan cevizi aldık. daha önce yememiştim, suyunu felan da bilmiyoğdum tabi. sonra kırdık işte, suyunu da çıkardık hatta. sonra büyük bi heyecanla elimdeki pipeti daldırdım suya. ama sonra geri çıkardım. ağzımdakini de. hıhı. zaten kolum çarptı devirdim o çıkan suyu da. çok da iyi etmişim. berbat ve ötesi bi tadı var çünki onun. bence yeme.

before sunrise'ı izledim. böylesiye tatlı bişey izlemediydim diyorum. çok romantikti. before sunset'i de izliycem yakın zamanda. birazdan belki sanıyorum ki.
aslında şu çılgın türklerde okunulmayı bekleyen yaklaşık 400 sayfam var (çok az diymi.) ama erteliyorum kendimi. gece bitirmek gibi bi takım hayallerim var.
kesin.
sedanağ, feysbokundaki purofayıl fotoğrafındakinin sen olduğuna inanamıyorum hala mesela.
bi de sıfır korelasyonu en çok seviyorum galiba. ehe.

rainbow.

Kasım 25, 2009

happy ending.

sucking too hard on your lollipop. yeağ.

dünyanın en çılgın storyboard unu yaptım bence. tubanama göstermek için sabırsızlanmıyor deyilim. profilden insan çizmek de dünyanın en zor ikinci işiymiş. birincisini söylemiycem.

Kasım 21, 2009

quick and painful.

annem bi tane terlik almış bana. aslında terlik gibi de ayakkabı gibi de. böyle ilginç bişey. ama acaip sıcak tutuyo, görmen lazım heğ.

koncordo partieeğ. selebireyşıaağn.
bu aralar sürekli rnb dinleyişimize hem gülüyorum, hem de gizli bi zevk alıyorum. evet.

bu kadar şu an.

choke.

kkymn. güzel gaza getiriyosun insanı valla. aferims.

ömrü bir günden fazla süren sakızla sahibi arasında garip bi bağ oluşuyo. ne kadar pörsümüş olsa da bırakamıyosun o sakızı. minnet borcun varmış gibi. sonra noluyo? bişeyler atıştırmak için çıkarttığında unutuyosun biyerlerde üzerinde yuvarlarken bıraktığın diş izlerinle. nebçim de cümle kurdum.

storyboard yapmam gerek. keşke "çöpadam bile çizemiyorum" diyenlerle dalga geçebilcek kadar resim yeteneğim olsaydı da kağıt kalemle işimi halledebilseydim. şimdi sırf program kasmasın diye format atmak zorunda kalıyorum bilgisayarıma. kısmfet bunlar hep.

toxic. en mikembel şarkılardan deyil de ne. 3 de fena olmuş be biritni. klibi daha da fena olmuş. kilo ver biraz bence. bacakların öküzüm gibi.

son olarak tipexle iş yapan insanlar hep önemli insanlar. ama hata yapan önemli insanlar. hımfs. bays.

Kasım 20, 2009

if you seek amy.

çok öksüz kalmış ama burası ki.
birazcık yazı görsün garibim.

sana bişey söyliyim mi bilog. yağmur yağdığında binanın tepesinin kenarında biriken devasa damlanın kafama düşmesinden bıktım usandım artık. devasa damla, tel miğ. ne istiyorsun benden. her defasında beni buluyor. yürürken felan tak bi bakmışsın saçın yarısı ıslanmış o lanet damla ile. genelde değişmeceli olarak kullandığım bi takım kahkül veya perçem parçasına geliyor bu şey hem de. sinirleniyorum yavaştan.

benim de söyleyeceklerim var diyorum.
oha uykusuz almayalı çok geçmiş. uzun zaman olmuş.
sedanağ bitirsene kendimi durduracak değilimi. sen bitir ben de okuyim. sonra dönerli yazısını okuyup bir daha iğrenelim beraberce. gerçi benim etkilendiğim kadar iğrenç bulmadın sen ama. neyse.

çok uzatmamalıymışız biz burda. sonra hiç kimse okumuyor. okuyomuydunuz ki normalde lan. istiyosan oku sen, yazıyorum bak.

ama hayır. yazmıiycakmışım. giderim o halde ben.
gıdbay.
ama sonra gelicem, yazıcam bisürü.

Kasım 07, 2009

why dont you sevilir.

she was just seventeen, do you know what i mean.
felan.

gülsoydan aldığımız kek o kadar güzeldi ki. beğendim. yanında böğürtlenli çayım ile yedim onu. sonra yatakhaneye gelip bugüzel havada ders çalışmamız gerektiğini öğrendiğimde ise üzüldüm doğrusu. polinom. polinom. çantada cepte polinom. dınınım. renkli renkli polinom. ehe.

hapşırdım.

zeynepirem domuz gribi olmuş la. okula gelme zeynepirem. tamam mı.

tuvaletim var galiba.
ve domuz gribinin en güzel yanının yatakhanede yapılan bir takım yenilikler olduğunu belirtmeden ve mustafamandalıvesevgiliokulayilebirliğiüyelerine teşekkürlerimi sunmadan gidemeyeceğim sanırım.
hoçakala.


ek mek kek.
why dont you dance to the music. nımnım.
why dont you like me, why dont you like me. (mikaşist.)
why dont you do something..(bıritni sipiyırs.)
why dont you kill me. (loser o.)
bu kadar.

Kasım 01, 2009

bang bang rock and roll.

olmadı laaağn! olmadı. şarkı isimlerini farklı kaydediyomuş aytuns boku. olmadı işte. olmadı. şimdi ağlayabilirim. bay.