Şubat 24, 2010

always somewhere.

merhaba sevgili bilogır,
sabah kalktım. önce okul önlüğmü giyme geleneğimi bugün terkederek tuvalet yoluna düştüm. yemekhanedeki kantine göre daha az iğrenç kahvaltıyı seçerek doydum. sekiz tane birbirinden bok ders işledim. (itiraf ediyorum hepsi bok değildi.)(i love frenç and geyometri bu arada.) tabi hilalin doğum günü kutlamaları telaşıyla para toplanması, yer ayarlanması gibi bir takım işlerle ilgilenmeyi de ihmal etmedik elbet.
sonra büyük bir kalabalık ile yeşilçam kafeye gittik. garson beyin nazikliğiyle(!) hepi börfey isimli şarkı eşliğinde frambuazlı pastamızı yedik. ve oyun oynadık ardından. önce tabu, ardından jenga ve son olarak yalan makinesi. (we call it doyumsuzluk.) yemek de yedik ve de bir de. ama hiç beğenmedik yeşilçamı. adam sürekli bakıp durdu. taksimum öyle miydi halbiki.
okula döndük sonra yuvamıza. insanlarla konuşarak geçirdim vaktimi. hoştu.
şimdi ise herkes yataklarında mışıl mışıl uyuyor. hırıltıya benzer bir takım sesler duyuyorum mesela. ben de bilgisayarın küçükçük ışığı ile çatlamış ve kısmen buruşmuş ellerimi görüyorum. ve bir yandan da uyumam gerektiğini düşünüyorum.
iyi geceler sevgili bilogır.

birinci sınıfta günlüklerim aynen böyleydi.

Şubat 22, 2010

i've seen it all.

i love you honeybunny.
i love you pumpkin.
okay, everybody be cool its a robbery.
any of you fucking pricks move or i'll execute every motherfucking last one of ya!

evet. öyle.
meryem biraz sonra gelicem bakıcam o bloguna. bişeyler var orda benim adım geçmiş, okuycam.
hım, evet. şey. bırövni yeni kekli çikolata tarzı birşeyler çıkarmış. en beğendim bişey oldu artık.
rami keşte 55kuruştan satışa sunulmaktadır. he.

bu arada listen cvalda ya. tamam mı. you're the dancer.

Şubat 06, 2010

go away.

sağde, iyi bir onbeş gün geçirmişsin kanımca. ben de anlatçam, heveslendim.
star wars sevdası mı. şey. ben pek bir ısınamadım esasen. gerçi ilk filmin yarısını izledim sadece emme. küçük çocuk pek bir tatlıydı zaten, onun için izledim. ehe.



triplere bak şunun.

çok pis yoga yapasım vardı sonra tatilin başlarında. ama hastalık kötü bişey ki, böyle bir yandan akan sümükler, bu kadar çok akan sümüğe rağmen tıkalı kalan burun, tutulamayan öksürük ve genel halsizlik hali. düzelmem ise hayli zaman aldı tabi sürekli bozuk olan hava şartları dolayısiyle. zaten düzgün olsam da bir osman yapıp yine hasta olurdum da, neyse. ben de yatıp uyumayı tercih ettim işte.

neymiş, film izliycekmişim. cık. o da pek olmadı esasen. delicatessen'i izledim bi. (peğfekt.) şeyi izledim sonra, caterina va in citta. caterina şehre iniyor. dfgjzd. tabi gerçek çevirisi bu mu bilmiyorum. siyenbiğsiyyeğ sağolsun, izledik işte. sonra, ıım, şey. bikaç tane de çerez film elbet.

kitap okudum işte. interneti sevdim misal. formspringe uğradım bi ardanın ısrarlarıyla da pek bişey yokmuş. ve de hayatsal faaliyetlerimi gerçekleştirdim. evet. bu kadar.

yatakhanemi özledim lan. okulu felan da. çok gelesim var.

2009u 2010a bağlayan gecedeyiz, evet. şimdi size agresif yatakhane arkadaşım sağdeyi çekicem birazcık. kendisi yeni yıla uyuyarak girmeyi tercih etti de. gmllzdkfmgzd.

one more cup of coffee lan. cidden.

May the force be with you.

şimdi öncelikle tatilin son günü olması hiç hoş değil. 15 gün naptım lan diye düşünüyo ya insan, bişey yapmadığını görmek de hiç hoş değil. ben de bi düşüneyim. ne yaptım? hım.

-star wars izledim lan. 1 2 3 4 5 6 diye izlememek lazımmış, o yüzden cnbceden değil kendim kendime izledim. sadece 3. yü izlemedim o da cnbce bu pazar veriyo nasılsa deyuğ. hiç beklemediğim şekilde beğendim ya. klasik üçlemeyi tabi, yenileri çok soğuk geldi. en çok da robotları sevdim. r2d2 çok sevimli değil mi ya?! marvinle özdeştirdim kafamda niyeyse. ehe.


-neyse devam edeyim düşünmeye. zeki demirkubuz kusucaktım bi ara. röportaj yapıcaz adamla filmlerini izlemiş olayım diye günlerce izledim, izledikçe nefret ettim kendisinden. bekleme odası, kader, masumiyet tamamladıklarım, c blokla itirafı da yarım bıraktım. masumiyetten başkasını da sevmedim lan.

-"15 gün var ya, istesek iki film bile çekeriz" diyodum evet. çekebildik mi? hayır. ama bizim suçumuz değil. hep hava muhalefeti. gerçi bugün bi sahnesini çekiceğime göre bu tatilde bişeyler yapmış sayılırım. heğ öyle billy brown.

-meyhaneyi bitirdim aşkın celladına başladım. psikoloji okumak istiyorum diye sayısala geçmekten vazgeçmiştim ama yine sorguladım bi kendimi ne isriyorum diye. grafik tasarım istiyorum lan ben. ama özel yetenekle alıyor ve resim istiyor. kısmet diyorum.

-aa başlamadan biten oyunculuk kariyerim var. başvurduğum ajanslardan biri aşkı memnunun çekimlerine çağırdı beni. nihalin arkadaşı olucaktım. sajgklasjgklasg. başta hepimizi heycanlandırsa da aradan bi süre geçince annem de ablam da tanımadığımız etmediğimiz insanlar nasıl güveniriz demeye başladılar. GİDEMEDİM. bu da böyle bi anım oldu. ehe.

-afişi yapamadım. bi esmer bi sarışın çocuk bulmam lazımdı, bulamadım. şimdi internetten bulduğum fotoğrafları karikatürleştirerek yapmaya çalışıyorum ama bakalım.

-pilatesimi de düzenli olarak yaptım. ehiehi.

neyse ya afişle uğraşçam vakit kaybediyorum burda. all the single ladies! vo o o vo o oooğ ooğ o. ahah yazıya dökünce çok komik oldu. hadi mucaks.

Şubat 05, 2010

he said she said.

sağdenurum. çogözledim lan. feysbok purofayıl fotoğrafını çeken ablanı da burdan tebrik etmek istiyorum. bu kadar çirkin olan sağdenurun mükemmel fotoğraflarını çekmeyi başarıyor. ehe. şaka yaptım.
çarli bebit made a joke. rain man boyunca kendini pek bir sevdirdi bu söz. teşekkür ediyorum burdan şurdan. nebiçim de özlemişim yazmayı. gerçekten.
beni buralara sürükleyen şey ise, ekşi sözlükte rastgeldiğim bir blogtur. sonra kendi buloğmuzu hatırladım. geldim öyle. he.
gidiyorum şimdi de. neskuyik ile süt yemeyi planlıyorum ama süt bitti kanımca. yağ. yazık.
öyle.

bays.