Kasım 29, 2009

dark horse.

çok uzun süre düşündüm üstünde. portakal sevmiyomuşum meğersem ben. yıllarca kandırmışım hep kendimi. gelince kesip yemişim. bundan sonra daha az yemeye karar verdim galiba. onun yerine nar yerim mesela. kivi olur, veya daha tropikal şeyler.
geçen gün hindistan cevizi aldık. daha önce yememiştim, suyunu felan da bilmiyoğdum tabi. sonra kırdık işte, suyunu da çıkardık hatta. sonra büyük bi heyecanla elimdeki pipeti daldırdım suya. ama sonra geri çıkardım. ağzımdakini de. hıhı. zaten kolum çarptı devirdim o çıkan suyu da. çok da iyi etmişim. berbat ve ötesi bi tadı var çünki onun. bence yeme.

before sunrise'ı izledim. böylesiye tatlı bişey izlemediydim diyorum. çok romantikti. before sunset'i de izliycem yakın zamanda. birazdan belki sanıyorum ki.
aslında şu çılgın türklerde okunulmayı bekleyen yaklaşık 400 sayfam var (çok az diymi.) ama erteliyorum kendimi. gece bitirmek gibi bi takım hayallerim var.
kesin.
sedanağ, feysbokundaki purofayıl fotoğrafındakinin sen olduğuna inanamıyorum hala mesela.
bi de sıfır korelasyonu en çok seviyorum galiba. ehe.

rainbow.

2 yorum:

  1. oha ben de bu tatilde izliyeceğdim ikisini. ama çıgın bitakım türkler uğruna vaktimi harcayamadım. olsun, zafer benim. sadece 100 sayfam kaldı. hem de okumak istediğim bi 100 sayfa. çogilginç diymi ama.

    YanıtlaSil
  2. bence izlemeliydin. çılgınlar da güzel bildim onu, ama filimler pek bi ayrı idi. ağh ah.
    ama okuycam ki kitabı da, hemen biter o bence.
    tabi.

    YanıtlaSil